22 Temmuz 2020 Çarşamba

Van Coğrafi Konumu

Van dünya üzerinde 42 derece 40 dakika ve 44 derece 30 dakika Doğu boylamları ile 37 derece 43 dakika ve 39 derece 26 dakika Kuzey enlemleri arasındadır. Türkiye üzerinde ise Doğu Anadolu Bölgesinin Yukarı Murat-Van Bölümündeki Van Gölü kapalı havzasındadır. Kuzeyden Ağrı ili Doğubayazıt Diyadin ve Hamur ilçeleri; batıdan Van Gölü ile Ağrı ilinin Patnos ilçesi Bitlis' in Adilcevaz Tatvan ve Hizan ilçeleri; güneyden Siirt' in Pervari Hakkari ili Beytüşşebap ve Yüksekova ilçeleri ile komşudur.
 
        Doğusunda ise İran Devleti sınırı yer alır. İl toprakları 19.069 km kare olan yüz ölçümü ile Türkiye topraklarının %25' ini oluşturur. Van yüz ölçümü bakımından Türkiye'nin 6. büyük ilidir. Van Doğu Anadolu Bölgesinin volkanik dağlarla kaplı çukur kesiminde bulunan Van Gölü' nün doğu kıyısına 5 km uzaklıkta çok az meyilli bir arazi üzerine kurulmuştur. Rakım yüksekliği yaklaşık 1725 m'dir. Türkiye' nin en büyük gölü olan Van Gölü yüksek dağların ortasında bir çöküntü durumundadır. Çevredeki yüksek dağlar Van ilinin sınırını oluşturur.
 
        İKLİM VE BİTKİ ÖRTÜSÜ

        İklim:
        Van ilinde kara iklimi hüküm sürer. Kışlar sert ve uzun geçer. Çok yüksek bölgelerinde, kışın daha az sert geçmesini Van Gölü temin eder. Kışın 150 güne yakını 0°C altında geçer. Yazın ise 20 gün +30°C’nin üstündedir. Toprak 80 gün karla örtülü kalır. Senelik yağış miktarı ilçelere göre 370 mm ile 570 mm arasında değişir. Yazlar az yağışlı ve çok sıcak geçer. Sıcaklık -26,9°C ile +36°C arasında seyreder.
 
        Bitki Örtüsü
        Van Gölü civarı ve vadiler zengin bitki örtüsüyle kaplıysa da, dağlar genel olarak ağaçsızdır. İl toprakları bir bozkır manzarası arz eder. İl topraklarının % 70’i çayır ve meralarla, % 23’ü ekili ve dikili alanlarla ve % 2’si orman ve fundalıklarla kaplıdır.

        Plato ve Yaylalar
        Plato ve yaylalar, Van yüzölçümünün toplam %33' ünü teşkil eder. Genellikle platolar dağların arasına sokulmuştur. 3.Zaman'da oluştuklarına ilişkin yükselmelerden belirtiler ve özellikler taşımaktadır.
 
        İlin doğusunda yer alan Norduz Yaylaları hayvancılık bakımından çok önemli yerlerdir. Abağa Düzü' nün güneyindeki ortalama 2.450 m yükseltisindeki geniş yaylalar kuzeye doğru eğim kazanır. Manda Dağı' nın eteklerinde de sulak, bol otlu olan yaylalar vardır. Ahda Dağı' ndan Erçek Gölü' nün kuzeyine kadar Karasu ile Mememdik Çayı arasında otu ve suyu bol geniş yaylalar vardır. Ayrıca, Nacarabat Dağı' nın batı yamaçlarında yer alan yaylalar havancılık açısından oldukça önem taşır.
 
        OVALAR ve VADİLER 

        Van Ovası
        Van ilinin kurulduğu yerde olup, Van Gölü' nün doğusunda 150 km karelik bir alanı kaplamaktadır. Ovanın yaklaşık yükseltisi 200 m kadardır. Van Ovası, kuzeydoğuda Sıhke Düzü, kuzeyinde Akköprü Düzü ve güneyinde de Şamranaltı Düzü adını alan bir kaç bölümden oluşur. Çok verimli toprağa sahiptir.
 
        Erciş Ovası
        Van' ın en önemli ovalarından biridir. Yüzölçümü 150 km2 olan bu ova, Van Gölü' nün kuzeyinde yer almaktadır. Nispi yükseltisi çok azdır. Erciş Ovası iki bölüme ayrılır. Bunlar Hatun ve Erciş ilçe merkezinin yer aldığı Sulu Ovadır. Erciş Ovası' nda çok çeşitli sebze ve meyve yetiştirilmektedir.
 
        Hoşap Vadisi
        Norduz Yaylası' nın yüksek kesimlerinden doğan Hoşap suyu, Hoşap Ovası' na dek derin ama sarp olmayan bir vadide akar. Hoşap Vadisi, Gürpınar ilçesinin Güzelsu (Hoşap) beldesi merkezi yakınında Hoşap Ovası' na açılır.
 
         Mememdik Vadisi
        Özalp yöresinde doğan Memedik Çayı boyunca birçok düzlük uzanır. Vadi boyunca uzanan düzlüklerden Saray ve Mollahasan (Karakallı) düzleri, akarsuyun yukarı tarafında yer alır. Memedik Vadisi oldukça dardır. Bu vadi batıda Erçek Düzü' ne açılır.
 
        GÖLLER
 
        Van Gölü
        60 bin yıl önce Nemrut Volkanı’nın patlaması ile Muş Ovası’nı da içine alan büyük su kütlesinin özü Tatvan’da kapanmıştır. Böylece 4.zamanda, Nemrut Dağı Volkanı'ndan çıkan lavlar, bir set oluşturarak Van Gölü çanağının Muş Ovası ile bağlantısını kesmiştir. Çanakta toplanan suların dışa akışı kesildiği için zamanla Van Gölü bugünkü şeklini almıştır
 
        Erçek Gölü
        Van Gölü' nün 30 km doğusunda, lavların yığılması ile oluşmuş, bölgenin ikinci büyük gölüdür. Van Gölü'nden bir eşikle ayrılan Erçek Gölü, bir çöküntü havzası içindedir. Yüzölçümü 99 km2 olup deniz seviyesinden yüksekliği, 1.800 m'dir. En derin yeri 15 myi bulur. Göle doğudan karışan Memedik Çayı bol su taşımaktadır. Göl, Van Gölü gibi oldukça tuzlu ve sodalıdır.
 
        Keşiş Gölü
        Bir diğer adı da Turna Gölü' dür. Eskiden yapay bir gölet durumundayken, bol kaynaklarla beslenerek bugünkü halini aldığı söylenir. Keşiş Gölü; Kuh, Kozan ve Erek Dağı arasındaki vadidedir. Yüzölçümü 4 km2 dir.

4 Ocak 2020 Cumartesi

MURADİYE ŞELALESİ

Bend-i Mahi Üzerinde Görkemli Şelale Muradiye Şelalesi, Muradiye ilçe sınırlarında yer alır. Van lmerkezine 80 km uzaklıktadır. Adını Bağdat seferine çıkan Osmanlı Padişahı IV. Murat’tan almıştır. Tendürek Dağı’ndan beslenen Bend-iMahi çayı üzerindedir. Şelalenin yüksekliği 50 metredir.
Her Mevsim Ayrı Manzara bir şelale için çok da yüksek sayılmayan Muradiye, bend-i mahi çayının kuvvetli akış gücünden dolayı görkemli bir manzara sunar. Muradiye Şelale, sadece görüntüsü ile değil çevresini güzelleştiren tabiatıyla da görülmeye değerdir. Her mevsim ayrı bir manzaraya bürünür. bahar aylarında rengârenk çiçekler Muradiye Şelalesi’nin güzelliğine güzellik katar. Kış aylarında ise donan şelale suları buzdan kristallere dönüşür. Doğanın Yaptığı Bir Beste Muradiye Şelalesini dinlemek insana eşsiz duygular yaşatır. Doğanın yaptığı her beste gibi insana huzur verir. Özellikle yaz aylarında giderseniz, şelalenin altına iner inmez doğal bir beste ve müthiş bir serinlik sizi karşılayacaktır. Muradiye Şelalesi kamp yapmak için de ideal bir mekândır.

İKİZ KÜMBETLER

Her ikisi de sekiz sütunla oluşturulmuş, baldeken tarzda inşa edilmiştir. Sekizgen bir kaideye oturan sütunlar sivri kemerlerle birbirine bağlanmıştır. Üzerleri sivri kemerlere oturan piramidal birer külahla örtülmüştür. Yapıların zeminleri taşa döşeli olup, sanduka yoktur. 1992 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından onarımları yapılmıştır.Eski Van sur duvarları dışında Kaya Çelebi Camisi'nin güneybatısında Orta Kapı Mezarlığı'nın içe¬risinde yer almaktadır. Kümbetlerden biri 1789 yılında ölen Van Beylerbeyi Teymur Paşa'ya, diğeri 1796 yılında ölen kardeşi Ahmet Paşa'ya aittir.

BEND-İ MAHİ KÖPRÜSÜ

 Köprü, eski Erciş-Tebriz kervan yolu güzergahında, Bend-i Mahi Çayı üzerine kurulmuştur. İnşasına ilişkin kitabesi bulunmamasına rağmen, XIII. yüzyıl sonlarında İlhanlı Hükümdarları tarafından yaptırılmıştır. Çünkü İlhanlılar'ın Aladağ'ı yazlık ikametgah seçmeleri, Tebriz'den buraya geliş gidişlerde kullanmak üzere köprüyü yaptırdıklarını ortaya koymaktadır. Güneybatı kuzeydoğu yönünde kurulmuş olan köprü iki gözlü, yolunun düz olduğu köprüler grubuna girmektedir. Gözler sivri kemerli birer açıklık şeklinde düzenlenmişlerdir. Köprünün kemer ve duvarlarında iki renkli düzgün kesme taş işçiliği görülmektedir. Aralara onarımlar sırasında moloz taş örgülü duvarlar yapılmıştır.Günümüzde ana yoldan ve yerleşim yerinden uzakta kalmıştır.

ŞEYTAN KÖPRÜSÜ

Uçurumun Üstünde Dar Bir Geçit Şeytan Köprüsü, ortalama 15,5 metre uzunluğunda, 3 metre genişliğinde ve yerden 17-18 metre yüksekliğindedir. Kemer yayının batı ucu doğrudan ana kayaya tutturulmuş, doğu ucu ise andezit taşlarla örülmüştür. Mimari Özellikleri:19. yüzyılda inşa edilen köprü, Muradiye ilçesindedir. Bend-i MahiÇayı’nın üzerine kurulmuştur. Doğu- Batı doğrultusunda uzanmaktadır Bend-i Mahi Çayı’nın batısında yer alan köylere geçit vermektedir. Mimari olarak köprü çok dar inşa edildiğinden, insanların sık sık uçurumdan düşmesine sebep olmaktadır. Rivayete göre bir düğün alayının köprüden kanyona düşüp ölmesinden dolayı, bölge halkı arasında “Şeytan Köprüsü” adıyla anılmaya başlanmıştır. Şeytan Köprüsünden Doğayı izlemek Kuzeyden güneye doğru akan Bend-i Mahi Çayı, andezit kanyonun en dar yerini oluşturan köprünün altından tıpkı bir baraj savağından şahlanarak akan çok güçlü bir çağlayan vardır. Ayrıca köprünün üstünden görülen müthiş doğa manzarası bu güçlü akıntıya eşlik etmektedir. Bu yüzden, Muradiye Çaldıran kara yolunun 300 metre batısında bulunan köprü, Muradiye Çağlayanı gibi yerli-yabancı turistlerin ilgi odağıdır. Bend-i Mahi çayının üstünde bir kartal yuvasını andıran Şeytan Köprüsü, sahip olduğu doğal güzelliklerle Van’ın önemli bir tarihi mirasıdır.

GEVAŞ HALİME HATUN KÜMBETİ

Gevaş İlçesi’ndeki Selçuklu Mezarlığı'nın doğu tarafında bulunmaktadır. Giriş kapısı üzerindeki kitabesine göre Melik İzzeddin tarafından 1335 tarihinde, kızı Halime Hatun için yaptırılmıştır. Ustası Ahlatlı Pehlivan oğlu Esed'dir. İki katlı inşa edilmiş kümbetin cenazeliği kare planlı olup, doğudaki kapısına merdivenle inilmektedir. Köşeleri pahlanmış kare kaide üzerine onikigen gövdeli olarak yapılmıştır. Üstten piramidal bir külahla örtülmüş kümbet, düzgün kesme taş malzeme ile inşa edilmiştir. Gövdenin kuzeyindeki cepheye taç kapı, diğer üç yöne pencereler açılmıştır. Aralardaki yüzeyleri üçgen nişler hareketlendirmektedir. Tüm cephelerde şeritler halinde ve madalyonlar şeklinde bitkisel, geometrik ve yazılardan oluşan süslemelere yer verilmiştir. Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilmiştir.

VANADOKYA

Van'ın Başkale ilçesine bağlı Yavuzlar köyünde bulunan peri bacaları ile aynı alanda bulunan çok sayıda tünel ve mağara turizme kazandırılmayı bekliyor. İlçe merkezine 33 kilometre uzaklıktaki Yavuzlar köyünde volkanik Yiğit Dağı'nın püskürttüğü kayaçların, yağmur sularının ve rüzgarın aşındırmasıyla ortaya çıkardığı peri bacaları, Nevşehir'in Ürgüp ilçesindeki Kapadokya'yı aratmıyor. Yöre halkı tarafından "Vanadokya" olarak adlandırılan ve her yıl özellikle yaz mevsiminde çok sayıda yerli ve yabancı turisti ağırlayan peri bacaları, son yıllarda yağışların etkisiyle ortaya çıkan, metrelerce uzunluktaki çok sayıda tünel ve mağarayla da dikkatleri çekiyor.

VAN KAHVALTISI

İpek Yolu Üzerinde Bir Lezzet Durağı Van ilinin İpek yolu güzergâhında olması, kahvaltı geleneğinin oluşmasında rol oynamıştır. Van kahvaltı sofrasının öncelikli özelliği yiyeceklerin tamamen doğal ürünlerden oluşmasıdır. Kahvaltı sofrası; hakiki Van balı, yoğurt kaymağı, sütkaymağı, yayık tereyağı, cacık, otlu peynir, örme peynir, beyaz peynir, kavurmalı-sucuklu yumurta, zeytin, murtuğa, kavut, gencirundan meydana gelir. Günümüzde Van’da 60’a yakın Van Kahvaltı Sofrası bulunmaktadır. Semaver Çayı Eşliğinde Doyumsuz Bir Sofra Kahvaltı malzemeleri özel yöntemlerle hazırlanan ve taş fırınlarda pişirilen lavaş ekmeği ve Van çöreği ile sunulur. Van kahvaltısının olmazsa olmazı taze demlenmiş nefis semaver çayıdır. Semaver çayının yanında yöredeki otlarla beslenen keçi ve koyun sütü de tercihler arasındadır. Van’a Has Kahvaltı Kültürü Van kahvaltı salonlarında, pastane ve lokanta ürünleri satılmaz. Hiçbir kahvaltı salonu menüsünde ve işletme şeklinde değişiklik yapmamıştır.

       Kahvaltı salonları genelde Van’ın ara sokaklarında bulunur. Gün ışığı ile açılır ve gün batarken kapanır. Van Kahvaltısında yaz aylarında menüye yoğurt, cacık, piyaz, kış aylarında ise bal-pekmez ve tahin ilave edilir. Van’ın Alamet-i Farikası Van’ın verimli topraklarında yetişen ürünlerin, bir lezzet çeşnisi haline dönüştüğü Van Kahvaltısı, bir alâmetifarika olarak
dünya mutfağındaki özgün yerini almıştır.

OTLU PEYNİR

Özel Bir Lezzet Otlu peynir; tadı, aroması ve üretim kalitesiyle Van’la özdeşleşmiştir. Koyun sütü üretiminin artması ve birçok otun bahar aylarında yetişmesi nedeniyle bahar aylarında üretilir. Otlu peynire 25 değişik ot katılabilmektedir. Bunlardan başlıcaları: Sirmo, mendi, heliz, yabani nane ve kekiktir. Ot ve cacık; peynirin karakteristik yapısını, tadını ve aromasını oluşturmaktadır. Van’a has otlar, peynirin besin değeri artmakta, hazım dercesi yükselmekte ve insan sağlığına zararlı mikroorganizmaları etkisiz hale getirmektedir. Anadolu’nun Sunduğu Nefis Tat Yüksek meralarda beslenen koyunlardan elde edilen süt, yüzyılların birikimi olan çeşitli işlemlerden geçirilerek, Peynirin kıvamı tutturulur. Kıvamı tutturulan peynir, tuzlanarak toprak küplere doldurulur, dolum işleminde peynirin içinde boşluk kalmamasına dikkat edilir. Toprağa gömülen peynirler, 3 ile 7 ay sonra tüketilmeye hazır hale gelir.Otlu peynire katılan sirmo ve kekik gibi otların antimikrobiyal özelliklere sahip oldukları bilim adamlarınca tespit edilmiştir. Sirmo, kekik ve diğer otlarda karoten ve c vitamini yüksek oranda bulunmaktadır. Otlu Peynir, doyurucu özelliği ve sahip olduğu besinsel içerikle adeta organik bir ilaç hükmündedir. C vitamini yönünden dünyanın en zengin peyniri olma özelliğini taşımaktadır.Van yaylalarında yetişen koyunlardan elde edilen sütün, Van’a has otlarla buluşarak meydana gelen otlu peynir, besin değeri ve sahip olduğu lezzetiyle  vazgeçilmez tatlarındandır.

VAN KEDİSİ

Kedilerin En Güzeli Van Kedisi sadece Van Denizi Havzası’nda yaşayan safkan bir kedi türüdür. En önemli özelliği genetik bir bozukluk sonucu oluşan iki farklı göz rengidir. Bazılarının her iki gözü de mavi; bazılarının her iki gözü de kehribar rengindedir. En ilgi çekenleri, bir gözü mavi, bir gözü kehribar rengi olanlardır. Tüyleri kışın artarken; yazın azalır. Tilkikuyruğunu andıran kabarık bir kuyruğa ve beyaz, ipeksi tüylere sahiptir. Van Kedisi; temizlik konusunda diğer kedilere göre daha dikkatlidir. Kavun, karpuz gibi meyveleri, hatta dondurmayı büyük bir iştahla yer. Suyu ve yüzmeyi çok sever. Avcılık içgüdüleri gelişmiştir. Bakımı son derece kolaydır. Hareketlidir, sevilmekten ve oynamaktan hoşlanır. Sahiplerine sadıktır. Yemekten önce patileriyle yemeğin sıcaklığını kontrol edecek kadar zekidir. Birbirleri ile ilişkilerinde dişiler daha uyumludur. Dişilerin çiftleşmede erkeği seçici özellikleri vardır. Bir batında 4 yavru doğurur. Yaşam alanlarında Hâkimiyet sağlar, başka kedilerin kendi yaşam alanına girmesine izin vermez. Van Kedisinin genetik, morfolojik ve fizyolojik özelliklerini korumak amacıyla, Van 100.Yıl Üniversitesi tarafından Van Kedisi Araştırma Merkezi (VKAM) 1992’de kurulmuştur. Merkez, yetiştirilen kedilerin yanında Van dışındaki aileler tarafından beslenen kedilerin takibini de yapmaktadır. Ayrıca, popülâsyonu artırmak amacıyla Ankara Orman Çiftliğinde Van Kedisi Evi projesi hayata geçirilmiştir. Van kedisi sahibi olmak isteyenler, Van Kedisi Araştırma Merkeziyle temasa geçebilir. Van Kedisi, Van’ın tescilli bir markasıdır. Van Kedisi’nin Van’a ait bir değer olduğu resmi olarak 22.04.2006 tarihinde tescil edilmiştir.

VAN KİLİMLERİ

Türk el sanatları Anadolu’nun her köşesinde birbirinden farklı teknik ve güzelliklerde meydana getirilmekte, bu Van ve yöresinde de kendini göstermektedir. Yörede el sanatlarının bu kadar canlı olmasının sebebi; bölgenin İran ve Doğu Türkistan yol kavşağı üzerinde bulunmasıdır.
       Van ve çevresinde çeşitli el tezgâhlarında son derece güzel kilimler dokunmaktadır. Bunlar gerek çevrede gerek diğer büyük illerde pazar bulmakta, ayrıca yabancı turistlerin büyük ilgisini çekmektedir. Van kilimleri yarım asır öncesine kadar yer tezgâhlarında çift kanat (şak) şeklinde, büyük boyutlu dokunmaktayken, günümüzde dokunanlar dikey tezgâhlarda ve daha küçük ebatlarda dokunmaktadır. Dokumada geleneksel aletler kullanılmakta ve malzeme olarak bazen yün ipliğin bazen de fabrika iplerinin kullanıldığı görülmektedir. Van’da dokunan kilimlerde genel olarak kırmızı, siyah, natürel kahverengi, lacivert ve natürel beyaz olarak adlandırılan kirli Van beyazı renkleri görülür ki bunun sebebi kış mevsiminin oldukça uzun olmasıyla oluşabilecek kirlenmeyi saklayabilmektir. Van’da dokunan kilimlerin en önemli özelliği kadınların duygularını yansıtmak için kilimleri bir araç olarak kullanmalarıdır.
       Van Valiliği İl Özel İdare Müdürlüğü bünyesinde Van Küçük El Sanatlarını Geliştirme ve Araştırma Okulu açarak buraya öğrenci almakta, ayrıca atölyeler açarak eli kilim dokumaya yatkın, bu işi seven, çalışmaya ihtiyacı olan kişileri bu atölyelere yerleştirilmiştir. Van Yün İplik Fabrikası’nı da Özel İdare bünyesine alan bir kurumu da çalıştırmaya başlamış, kilim
ve halı üretmede kullanılacak ipleri buradan elde ederek kara geçmiştir. Bu şekilde Van’da yaşayanlara da iş kapısı açılmıştır. F.1.1. Van Yöresinde Dokunan Kilimlerin Teknik Özellikleri


       Dokuma yapımında genel olarak özellikle geçimini hayvancılıkla sağlayan toplumlarda koyunyünü tercih edilmektedir. Koyunyününün yanı sıra keçi kılı, deve kılı ya da pamuğun tercih edildiği de görülür ki bunlar koyunyünü kadar dayanıklı değildir.
       Van ve çevresinde yapılan kilimlerde çözgü ve atkı ipi olarak orta kalınlıkta, bükümlü iplerin tercih edildiği görülmektedir. Böylece kilimlere farklı bir görünüm kazandırılmaktadır.
       Van kilimleri, ilikli dokuma tekniğiyle meydana getirilmektedir. İlikli dokuma tekniğinde; çözgülerin arasına bir alttan ve bir üstten, çözgüleri örtecek şekilde yerleştirilen değişik renkteki atkılar, kendi motif sınırından geri dönmektedir. İlikli dokuma tekniğiyle meydana getirilmiş olan bu kilimlerin tezgâhları geniş olmaz. Bunun sebepleri; yer yokluğu ya da göçebe hayat sürenlerin tezgâhları rahat taşıyabilmeleridir. Ayrıca geçmişte meydana getirilen Van kilimleri büyük tasarlandığından düzgün dokunmaları da zor olmaktadır. Bu kilimler geniş olmayan tezgâhlarda tek kanat şeklinde dokunduktan sonra ortadan dikilerek birleştirilmektedir.
       Van kilimlerinin saçak örmeleri genel olarak saç örgüsü şeklinde olmaktadır. Üçlü, dörtlü, beşli düz örgü şeklinde olanları da mevcuttur.
       Kilimlerin bazılarında arka yüzdeki atkı iplerinin serbest bırakıldığı görülmektedir ki; bu ev halkını oluşabilecek kirlenmeden koruma amacıyla yapılmaktadır. Bu uygulama Türkmen ve Yörük kilimlerinde de görülmektedir.
       “Standart olmamakla birlikte yöre kilimlerinde 10 cm2.de 40 çözgü ipi, 230 motif atkısı bulunmakta, ilik boyları oldukça kısa tutulmaktadır.”
       Göze çarpan bir başka özellik ise; bezemede genel olarak geometrik şekillerin kullanılmasıdır. Her bir bezeme ayrı bir kare içerisine alınmış ve bu bezemede ikinci bir motifle dolgulanmıştır.
       İlk bakışta bir bütün halinde tasarlanmış olduğu sanılan kilimler aslında yatay ve dikey sütunlara bölünmüş parçalar halinde tasarlanmaktadır. Bu şekilde tasarlanmış olsalar da kilimlere genel bir simetri hâkimdir.
       Van kilimlerinde yer alan bezemeler oldukça geniş ve büyüktür. Bunun sebebi ise kilim ebatlarının büyük olmasıdır.
       Kilimlerde tek bordürün olduğu görülmektedir. Ancak bazı kilimlerde birden fazla bordürde kullanılmaktadır. Bordürlerde kilim zemininde kullanılan bezemelerden farklı bezemelerin yer aldığı görülse de bunlar kilimin bütünlüğünü bozmamaktadır. Van kilimlerinde boş bir alan bulmak neredeyse imkânsızdır. Tüm yüzey bezemelerle doldurulmaktadır. Bu da Van kilimlerinin önemli bir özelliğidir.
       Van Kilimlerinde Kullanılan Renkler: Van kilimlerinde dört temel ana renk vardır. Bunlar; siyah, beyaz, kırmızı ve laciverttir.
       Beyaz renk natüreldir. Siyah renk tal adı verilen bir bitkiden ve ceviz kabuğundan bazen doğal, bazen sentetik olarak elde edilmektedir. Bunun yanı sıra kırmızı runas bitkisinden elde edilmektedir. Kırmızının elde edilebilmesi için runas bitkisinin yeşermeden önce toplanması gerekmektedir. Aksi halde kırmızı elde edilemez. Lacivert ise indigodan elde edilmektedir. Çok iyi bir şekilde lacivert renk elde edilmek istenirse buna bir miktar da amonyak katılmaktadır.
       Zaman geçtikçe kilime daha güzel bir görüntü kazandırılmak istenmiş böylece sarı ve yeşil renkleri ortaya çıkmıştır.
       Sarı renk helizden elde edilmektedir. Heliz suda kaynatılıp bir saat sonra yün bu suyun içine konulur. Daha sonra yün tezek külünde bekletilir ve böylece sapsarı bir renk elde edilir. Tek başına sabit, sade bir renktir.
       Sarı rengin indigoya katılmasıyla yeşil renk elde edilmektedir. Eğer açık mavi renk elde edilmek istenirse yün suyun içinde 4 saat yerine 3 saat bekletilmektedir. Açık mavinin yöredeki adı tebesidir. Tebesiye gök mavisi de denmektedir.
      Turuncu renk ise, ağaçlardaki böceklerin kuyruk yağı ile dövülüp yün ipliklerinin, elde edilen sıvıda kaynatılması ile elde edilir.
      “Yün ipliklerin boyaması, çeşitli bitkilerin yaprak, meyve, kabuk ve köklerinden elde edilen tabii (doğal) boyalarla sağlandığı gibi sentetik boyaların tabii boyalarla karışımı şeklinde de olabilmektedir.” Ancak günümüzde Anadolu’nun birçok yöresinde olduğu gibi iplerin tabii boyalarla boyanması yörede neredeyse terk edilmiş, dokuyucular ticari amaçlar doğrultusunda daha kolay ve zahmetsiz olan anilin (kimyasal) boyalara yönelmişlerdir.


İNCİ KEFALİ

Uçan Balık İnci Kefali, Van Denizi’nin tuzlu-sodalı sularında yaşayabilen tek canlı türüdür. Adında kefal bulunmasına rağmen, sazangillerin bir üyesidir. Dünyada sadece bu kapalı havzada bulunmaktadır. 20 cm boya ve 80-90 gram ağırlığa sahiptir. Torpil görünümünde vücudu parlak gümüş renkli pullarla kaplıdır. Kış aylarında gölün 75 m derinliklerine kadar inebilirken, yaz aylarında 10-15 m derinliklerde beslenmeyi tercih eder. Eşsiz Bir Yaşam Döngüsü Uçan Balık İnci Kefali, her yıl büyük sürüler halinde göç eder. Çünkü Van Denizi’nin tuzlu-sodalı suları üremesine imkân vermez. Akarsuların sıcaklıkları 13 dereceyi bulduğu zaman balık derelere girer ve yumurtasını bıraktıktan sonra tekrar göle döner. Bu eşsiz yaşam döngüsü her yıl Nisan’da başlayıp Temmuz’a kadar devam eder. İncili Kefali bu yolculukta akarsuya karşı büyük bir mücadele verir. Şelaleri uçarak aşar. Yurtiçi ve yurtdışından binlerce insan bu büyülü yolculuğa tanıklık etmek için Van’a akın etmektedir. Geleceği Güvence Altında İnci Kefali’nin göç mevsimi, aynı zamanda balıkların avlanma karşısındaki en çaresiz zamanlarıdır. Nehirlerin sığ sularına yığılan balık sürülerinin kolay avlanabilirliği, kaçak avcılara cazip gelmektedir. Kaçak avlanmayla mücadele kapsamında balıkların üremek için çıktıkları göç yolculuğunda 75 günlük avlanma yasağı sıkı bir şekilde denetlenmekedir. Alınan tedbirlerle kıyı çevresinde bilinçli balıkçılık yapılması sağlanmıştır. İnci Kefali’nin geleceği güvence altındadır. Geleneksel hale gelen Uçan Balık Festivali her yıl Haziranın ilk haftasında Erciş İlçesindeki Deliçay suyu kenarında bir karnaval havasında kutlanmaktadır. Kalori Deposu İnci Kefali’nin eti beyaz ve lezzetlidir. Diğer balıklarda ortalama 15-20 olan kalori miktarı İnci Kefalinde 28 ila 45 kaloriye kadar çıkmaktadır. Az kılçıklıdır. Kurutulmuş olarak tandırda ve yağda pişirilmiş havyarı başta olmak üzere yöre halkı tarafından pek çok şekilde tüketilmektedir. Uçan Balık İnci Kefali, Van’ın doğal, kültürel ve ekonomik değerlerinden biridir. Yöre halkından binlerce insan, geçimini İnci Kefali avcılığıyla sağlamaktadır.